Mario Vargas Llosa'nın dediği gibi, edebiyat, bireylerin, yaşamlarının tüm özellikleri içinde, tarihi aşmalarını sağlar. Başka bir deyişle, belirli bir zaman ve mekândan yola çıksa da, zamanı ve mekânı aşarak birbirimizi tanımamızı ve aynı türün üyeleri olduğumuzu duyumsamamızı olanaklı kılar; tüm insanları hısım akraba yapar. Nitelikli ve gerçek bir edebiyat yapıtını okurken, insanlar olarak neyi paylaştığımızın, bizi birbirimizden ayıran pek çok farklılığın yanı sıra ortak yanlarımızın farkına varırız. Evet, işte o zaman, ne tarih kalır, ne coğrafya. Don Quijote'yle de, Hamlet'le de, Prens Mişkin'le de, Şvayk'la da, Gregor Samsa'yla da, Sciascia'nın Sicilyalılarıyla da bir oluruz. Biricik milliyetimizin insanlık olduğunu duyumsarız.
CELAL ÜSTER